Mavi Velet: Kaybolmanın Dayanılmaz Cazibesi

tunel

gözlerime bağlı gürültü ile dönen
film makaraları
sansürlü şerit kesiklerinden
bir yeraltı edebiyatı uyarlamasının ölü doğan ruhu

M. Turgut Erdem

Yazacaklarımın bu alıntı ile hiçbir organik bağı yok. Hayatta her şey birbirine bağlantılı görünür ya, oysa değildir. Böyle bir takım tuhaflıklar yani.

İnsan kendi varlığından, gerçekliğinden şüpheye düştü mü yazık. Buradayım diye haykıran onca yapıya, unsura rağmen tersini fikir edinmek. Bir virüs gibi hızla yayılır bu bakış açısı zihninizde. Pek çok kapıya çıkar sonuçları. En trajik olanından, en komiğine. Düşünün, tarih boyunca insan kendisini haykırmak için neler yapmamış. Edebiyatı, sinemayı, resmi, mimariyi, estetik algıları dikkate alın. İçki sofralarındaki vecizeleri, hayat memat konuşmalarını, kısık sesli ağlak şarkıları kayda geçirin. Hepsi, dışavurum denilen meretin suya yansımaları. Ana nedenleri varlıksal olmayabilir ancak tümünün kıyısından köşesinden yakalanır bu düşünce.

İşin zor kısmına gelelim, sen tutup diyeceksin ki ben yokum, ki siz de yoksunuz. Deliliğin sınırında gezineceksin, sonra belki abuk sabuk hayallere dalacaksın. Uçmayı arzulayacaksın, kafana göre yaşayacaksın. İzin vermeyecekler tabii. Korkacaklar, zira ikilemin farkındadırlar. Sen, ben yokum dedikçe varlığını hissedecekler. Enselerinde birer iz, düşlerinde birer imgelem olacaksın. Tutup bir geceyarısı otogarında, yarım ekmek köfte yedikten sonra herhangi bir yazıhaneye girip, ilk otobüs neresiyse bilet alacaksın. Ses çıkarmayacaklar, yok öyle.

Erdem denilen olguyu bir portakal sıkacağında sıktıktan sonra, posası kalacak geriye. Toplum kokusu gelecek burnuna. Kimsenin sana ait olmaması, ardında bir şey bırakmamak, her şeyin sana ait olması gerektiği hissini uyandıracak. Zordur, zor…

Kurtulmak adına yalnız kalmaya çalışabilirsin fakat yalnız kalmak öyle herkesin yapacağı iş değildir. Can Yücel’den “Bağlanmayacaksın” ı okuyup bağlanmayı bir köşeye fırlatıp çekilmek kolay değildir. Sonra, özgürlüğüne, mücadelenin nihayetine geldikten sonra amaçsız kalmak yıpratır insanı. Bildiğimden değil, tahmin ettiğimden atıp tutuyorum yine.

Her şeye rağmen, kaybolmanın, isimsiz kalmanın, tanımadıklar arasında sallanmanın bir ölü sakinliğinde, yaşama, bu kaosa, bu hızlı tüketime, düşüncesizliğe, iki satır kelamsızlığa karşın cazibesi daha dayanılmaz sanki.

gözlerime bağlı gürültü ile dönen
film makaraları
sansürlü şerit kesiklerinden
bir yeraltı edebiyatı uyarlamasının ölü doğan ruhu
kaybolmanın tuhaf arafında
ah bu lavanta yokoluşu
jeneriğim tersten akmakta
diyaloglarım berbat

M. Turgut Erdem

Ne yazsam

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s