kahretsin
ben hep eski bir şeyi severdim
vakit şimdiyse
yetişemezdim asla
kapılara sıkışan parmaklarım kanadıkça
kentlere
delilere
aşka
delilerin kurduğu kentlerdeki aşklara
kentlerde deliren aşıklara
soyunur şiirler
önce kelimelerini sıyırır omuzlarından
ay ışığında
kahretsin Emperyal Oteli’nden kaçıp
yetişemezdim asla
kan ter içinde
gece trenleriye uzaklaşır
intihar hasretinde
en fazla, neyse eski bir şey sevdiğim o işte
ellerine oradan kaldırıma dökülen
kırıklarını toplardım
günlerden bugünse
hala dünü bekleyerek