Festival Günlüğü: Buluşma

buluşma2

“Böyle bir mezunlar günü görmediniz! Kimse kendisi değil, her şey allak bullak… Ünlü İsveçli sanatçı Anna Odell bizi bu filmle, sıkıntılı bir mezunlar buluşmasına davet ediyor. Mezunlar gününe çağrılmayınca Odell sahte bir buluşma sahneliyor, çocukluğunu kâbusa çeviren eski sınıf arkadaşları rolünde oyuncuları yerleştirip bütün olayı filme çekiyor. Sonrasında da tepkilerini bilmek istediği için, bu filmi gerçek sınıf arkadaşlarına izletiyor. İşte kıyamet böyle kopuyor. Gerçek ile kurgu arasındaki ince çizgiyi epey esneten Buluşma, bir yandan da izleyiciyi grup içi dinamikler ve kurulu hiyerarşiler üzerine düşünmeye davet ediyor. “Okul deneyimlerimiz bizi ciddi şekilde etkiliyor ve yaşamımız boyunca, birbirimize şekil veriyoruz, birbirimizi etkiliyoruz. Diğer bir ifadeyle, bu ilişkileri yeni bir bağlama taşıyarak, eski tatsız deneyimlerden kurtulabilir, tamamen değişebiliriz. Yıllardır akran zorbalığı konusunu işlemek istiyordum. İlkokulda zorbalığa maruz kaldım ve bu deneyimlerimi kullanarak hiyerarşide bir değişiklik olduğunda grup içinde mevcut ilişkilerin bu değişiklikten nasıl etkileneceğini araştırdım.”

Buluşma festivalde izlediğim filmler arasında en ilginciydi. Anna Odell’in sanat projesinin izlerini sürerken okul hayatını, şiddeti, zorbalığı, görmezden gelinmeyi, psikolojik baskıyı sorguluyor. Filmin ilk kısmı olan “Konuşma” bölümünde Anna Odell’in gittiği sınıf arkadaşları buluşmasını izleriz. Yıllar sonra biraraya gelen okul arkadaşları güzel anılardan, birbirlerini ne kadar özlediklerinden bahsederler. Biraz biraz samimiyetsiz bir ortamın içinde olduğumuzu hissederiz. Anna Odell de bu hislerimizi kuvvetlendirir. Onun için okul günleri güzel anılarla, harika dostluklarla dolu değildir. Anna okul hayatı boyunca yokmuş gibi davranılan kişidir. Diğer çocukların dalga geçtiği zaman zaman itip kaktığı, kötü şakalar yaptığı biridir o. Anna Odell buluşmada da diğerlerinin aksine kendi olumsuz deneyimlerini aktarır. İnsanları çileden çıkarıp, yaka paça dışarı atılana kadar okul dönemindeki hislerini anlatmayı, sınıf arkadaşlarının ona davranışlarını açıklamayı sürdürür. Dışarı atılıp, taksiye bindirildikten sonra ise aslında izlediklerimizin Anna’nın çektiği bir film olduğunu görürüz. Bu noktadan itibaren filmin ikinci bölümü “Buluşmalar” başlar. Gerçekten bir sınıf buluşması gerçekleştirilmiş fakat Anna Odell buluşmaya çağrılmamıştır. Odell bunun üzerine kurmaca bir film çeker. Filmi izletmek için sınıf arkadaşlarına ulaşmaya çalışır. Odell’in çoğu sınıf arkadaşı onunla konuşmak bile istemez. Kimisi de istemeye istemeye de olsa filmi izlemeye gelir. Kurmacanın gerçekliğe yaklaştığı anlara tanıklık ederiz böylece. Filmi izleyenler kendi karakterlerini bulmaya çalışır. Anna Odell sınıf arkadaşlarının gerçek isimlerini kullanmamıştır. Odell’in ulaştığı insanlar filmi izlerken epey tuhaf hissederler. Kimisi okul dönemini net hatırlamamaktadır ama herkesin buluştuğu ortak nokta Anna’nın bu filmi neden yaptığını anlamamaları ve onun davet edilmemesiyle alakalı hemen kendilerini savunmaya geçmeleri. Buluşma’da kurmaca ile gerçekliğin çok çok yaklaştığı diğer bir an ise Anna’nın bir sınıf arkadaşının filmde kendisini oynayan oyuncuyla karşılaşması. Bu sahnedeki diyaloglar ve o anın büyüsü tuhaf bir yabancılaşmayı da beraberinde getiriyor. Odell’in filmi okul hayatındaki acımasızlığı sorgularken en çok bu özelliği ile yani kurmaca ile gerçeklik arasındaki sınırları çok yakın tutmasıyla ortaya çıkan yabancılaşmadan, samimi bir film kotarmasıyla dikkat çekici.

 

 

Ne yazsam

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s