Merve Kırman: Ağır

‘’Ne konuşur bunca insan, yabancısı olduğu onca insanla?’’

‘’İnsan konuşacak hep bir şey bulur. Ya bu sesler? Asıl önemli olan bunlar bence’’

‘’Neden?’’

‘’Gecenin bu sesleri insana bir şeyler söylüyor. Gecenin bu sesleri fısıldıyor kişiye. Bak, dinle.’’

(Dinliyorlar)

‘’Karşı apartmanda uyumayan biri var. Mutfakta. Dolaba tabak yerleştiriyor. Çatal, kaşık sesleri. Ne dersin bulaşık makinesini mi boşaltıyor?’’

‘’Bir fikrim yok’’

‘’Peki ya şu öten böcek? Ne böceği denir buna, adını hep unutuyorum.’’

‘’Ben de anımsamıyorum’’

‘’İşte o böcek, adı her ne boksa. Geceleri hep böyle. Saniyeyi anımsatıyor bana’’

‘’Hangi saniye?’’

‘’Şu soldaki duvarda duran saatin saniyesi gibi. Bak ikisini eş zamanlı olarak dinlemeye çalış.’’

(Dinliyor)

‘’Saniyenin sesiyle nasıl da benzer, değil mi?’’

‘’Bunlardan bir şey anlamıyorum sanırım’’

‘’Haklısın, daha açık konuşmadığım için bağışla. Ben de gitgide babama benziyorum. O da on altı yaşımdayken balkonda bana böyle demişti.’’

‘’Böceğin saniyeye benzediğini mi?’’

‘’Ne? Hayır… Ben yaşlandıkça babama benziyorum, demişti. Böyle bıyıkları gür gür, ama artık hafiften aklar düşüyor gür bıyıklara. Bunlar o yaşlardaki bir erkek için önemli şeylerdir. Neyse, buralara da nereden geldim. Ne dağınık konuşuyorum, değil mi?’’

‘’Söylediğin birçok şeyi anlamıyorum aslında’’

‘’Bu en güzeli. Ben yazarken de böyleyim. Çok etkilendiğim bir öykücüye benziyorum, bu beni rahatsız ediyor. Onun gibi yazdığımı duyumsuyorum yazarken.’’

‘’Yazma o zaman. Sahi neden yazıyorsun ki?’’

‘’Güzel soru. Ama belli bir cevabı yok’’

‘’Neden?’’

‘’Küçük çocuklar gibi ısrarcı mı olacaksın?’’

‘’Hayır, hayır. Ama ne bileyim.’’

‘’Sanki öykü değil de senaryo yazıyor. Hep konuşma çizgisi, hep diyalog. Hatta bazen monolog. Ne gerek var yormaya. Ne gerek var açıklamaya. Neyi duyuyorsan yaz. Kimi öykü desin, kimi şiir. Sen yazdıktan sonra başkalarının söylediklerinin ne önemi var?’’

‘’Hiçbir yazar senin gibi düşünmüyor. Bu yüzden hâlâ tek okurun benim.’’

‘’Bu biraz ağır oldu.’’

‘’Olsun. Hepsi okunmanın derdinde. Çok da doğal bu. İnsan olan diğer insanları önemsiyor. Bak, baştaki konuya geldi gene. ‘’

‘’Hangi baştaki?’’

‘’Hangi baştaki olacak, bu diyalogun başındaki’’

‘’Kaç saattir burada konuştuğumuzu kim bilecek?’’

‘’Haklısın. Gösterildiği kısmın başındaki diyeyim o zaman. Neyse, insan yabancısı da olsa bir başka insanı hep merak eder, keşfetmek ister. İnsan kadar meraklı başka canlı var mı?’’

‘’Yok, zaten insan hep kendinden başka canlı yok sanıyor.’’

‘’En büyük yanılgısı da bu’’

‘’En büyük yanılgısı da bu… Neden sustu mutfaktaki gürültü? Bence kadın mışıl mışıl uyuyan kocasının yanına uzandı bile, ne dersin?’’

‘’İlgilenmiyorum. Her şeyden bir hikâye yaratmak zorunda mısın?’’

‘’Bu yanlış. Çünkü hikâye denilen şey var olandır, kimse onu yaratmaz.’’

‘’Böyle şeyler konuşmak istemiyorum.’’

‘’Ne istiyorsun, onu konuşalım. Bir çay olsaydı da içseydik.’’

‘’Evet, iyi olurdu. Ama gecenin ikisinde kim çay demler?’’

‘’Bir hizmetçimiz olsa o demlerdi.’’

‘’Hizmetçiler geceleri çalışmaz, hiç görmedin mi filmlerde’’

‘’Ne yaparlar geceleri?’’

‘’Mışıl mışıl uyuyan kocalarının yanlarına kıvrılırlar belki.’’

‘’Belki de, ama buna inandığım için böyle demedim. Mutlu aşklara inanmıyorum.’’

‘’Aşk ve mutluluk aynı şeyler değil zaten’’

‘’Bak, nihayet konu insanların ilgisini çekecek yere geldi.’’

‘’Ne düşünüyorsun, kalkıp bunu da yazacak değilsin ya’’

‘’Yok, bu yazılası bir şey değil. Ne serim ne düğüm ne çözüm var. Ne de insanların okumasını gerektirecek bir sihir.’’

‘’Kocası aldatmasın diye âdet kanını kocasına içirerek sadakat büyüsü yapan bir kadının hikâyesini duymuştum birinden.’’

‘’Çok kötü ama fikir iyiymiş. İşe yaramış mı?’’

‘’Bilmem, hikâyenin devamı okura kalmış herhalde. Bir de, ne öğrendim biliyor musun? Yatak odasında yatağı gören ayna olursa eşler arasında ihanet olurmuş’’

‘’Bu da tuhaf. Ama inanmadım’’

‘’Keyfin bilir, git sor karşı apartmanda mışıl mışıl uyuyan kocaya ve karısına. Aynaları yatağı görüyor muymuş’’

‘’Soracak değilim, bak, adını hatırlamadığımız böcek bile sustu. Ama birisi çay içiyor’’

‘’Bu saatte çay demleyen birileri var demek ki.’’

‘’Bir hizmetçimiz yok’’

‘’Çok sıkıldım, nereye gidecek sonu?’’

‘’Boş ver, bir yere gitmek zorunda mı? O etkilendiğim yazar ne diyor biliyor musun? Her hikâye ille de bitmesi gerektiği yerde mi bitmeli? diyor’’

‘’Başkalarının ne dediklerinin bir önemi yoktu hani? Yine de haklısın, bitmese de olur. Hayatlar bile en olmadık yerde bitiveriyor da bu öykü mü bitmeyecek.’’

‘’Evet, haklısın. Yine de, tanrı biliyor ya, bıraksalar bu konuşma günlerce uzar gider. Ben senden memnunum.’’

 

 

Ne yazsam

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s