Metin Çalışkan: No – Hayır Diyebilmenin Mutluluğu

no 2Tony Manero ve Morg Görevlisi (Post Mortem) filmleriyle tanınan yönetmen Pablo Larrain’in, ülkesi Şili’de yaşanan askeri darbe sonrası yönetime gelen General Pinochet’in yönetimde kalıp kalmamasının referandumla belirleneceği sürecin kampanya aşamasını reklamcı karakteri Rene’nin gözünden aktarıyor.

Larrain’in Şili üçlemesini oluşturan Tony Manero, Morg Görevlisi ve No filmlerinin üçü de Pinochet diktatörlüğüne bir bakış sayılmakta. Yönetmenin söylemlerinde altını çizdiği üzere, Tony Manero Şili’nin sancılı günlerinin başlangıcını, Morg Görevlisi dönemin şiddetlendiği zamanları, No ise Pinochet döneminin sonunu anlatıyor. Bu noktada No ‘yu, üçlemenin önceki iki filminden bağımsız değerlendireceğimi belirtmeliyim.

Filmin konusuna gelirsek: 1973’te sosyalist Şili lideri Salvador Allende gerçekleştirilen askeri darbe ile iktidardan düşürülür. Yerine ise darbenin öncüsü general Agusto Pinochet geçer. 1988 yılına gelindiğinde, uluslararası siyasi baskılar nedeniyle Pinochet yönetimi, hem devamlılılığını sağlamak hem de kendini uluslararası arenada kabul ettirmek için referanduma gider. Referandumda yönetim oylanacaktır. Pinochet taraftarları evet’i ona karşı olanlar ise hayır’ı işaretleyecektir. Propoganda için iki tarafa da 27 gün süre tanınır ve her akşam televizyonda 15 dakikalık yayın yapabilme izni verilir.

No, Pinochet karşıtlarının, yani hayır’cıların kampanyasını yürüten Rene Saavedra ile 27 günlük propoganda sürecine odaklanır.

Filmin açılış sahnesinde Rene’yi, kola için hazırladığı reklam filmini müşterilerine izletirken görürüz. “Genç, Özgür ve Hür” vurgulu, hızlı MTV videolarını anımsatan reklam filmi müşterilerce fazla Amerikan bulunur ama bu detay fazla önemli değildir. Önemli olan Rene ile tanıştığımız ilk andır. Rene uzun süredir Şili’yi, Şilili olmayı unutmuştur. Onun bakışı çoğunlukla bir dışarıdan bakıştır. Pinochet döneminin başlarında, babasının politik kimliği nedeniyle Rene’nin sürgüne gönderilmesinin bu durumda etkisi büyük olmalı. O, Şili’de yaşanan acılara birebir maruz kalmamış. Evet, belki sürgün edilmiş fakat sonra ülkesine dönebilmiş. Tanınan bir reklamcı olmuş. Oğlunun ve aktivist kimliğini, politik duruşunu hâlâ koruyan eski eşinin oluşturduğu parçalanmış ailesiyle bir şekilde yaşamını sürdürmüş. Tüm bu nedenlerle Rene’nin Şili’ye yönelik hazırladığı reklam videosu gayet normal karşılanabilir. Onun tabiriyle, böyle bir reklam videosu şu andaki sosyal içeriğe uygundur. Sadece müşterilerin sabit düşünceleri nedeniyle değeri anlaşılamaz. Rene belki biraz da bu yüzden, “…Özgür ve Hür” ‘ü kanıtlamak adına, reklamcılıktaki başarısını sürdürmek adına önce danışman olarak görev aldığı, Pinochet karşıtı “Hayır” kampanyasının başına geçer.

Rene “Hayır” kampanyasıyla uğraşırken, “Evet” temsilcileri de boş durmaz. Rene’nin çalıştığı ajansın patronu Guzman’ın da aralarında bulunduğu önemli bir grup “Evet” kampanyasını tasarlamakla meşguldür. Kampanya hakkında yapılan toplantılarda özellikle birkaç konuşma dikkat çekicidir. Reklam kampanyasını yürüten kişi, Pinochet’i överken: “Pinochet’in yaptıklarını kimse yadsıyamaz, bu ülkede çarpıcı bir gelişim var Latin Amerika’ya hiç benzemiyor.” sözleriyle bir yandan kampanyanın başarıya ulaşmama ihtimalinin olmadığını belirtirken diğer yandan da, Pinochet’in arkasındaki uluslararası kapital güçlerin amaçlarının altını çizer. Şartları o güçler tarafından belirlenen, aradaki farkların ortadan kalktığı, kültürlerin kaybolduğu, tamamen küresel bir dünya…

no3

Bir başka konuşmada ise Pinochet’e oy vermeyebilecek iki yüzlülerden bahsedilir. Sözü alan Guzman; “Onları korkutun, onları geçmişleriyle korkutun.” diyerek iktidarların en çok kullandığı gücü, yani korku kültürünü vurgular. O dakikadan sonra “Evet” taraftarları kampanyalarını bu doğrultuda şekillendirir. Önce Pinochet’i askeri üniformasından kurtarıp, sivil kıyafetlerle samimi bir hava yaratmaya çalışırlar. Reklam videolarında Pinochet’in pek çok insanla tokalaştığı, selamlaştığı görülür. Ayrıca, haber görüntüleri, bazı eylemlerden şiddet görüntüleri, istikrarsızlığı temsil edebilecek her türlü görüntü parçacığı da reklamlara yedirilir. Böylece diktatör Pinochet zulüm figüründen bir kurtacıya, istikrar sağlayıcıya evrilir. Büyük vurgu ise videoların sonunda belirir “En büyük endişem elde ettiklerimizi kaybetmek.” İşte korku kültürünün bir kısmının yansıması. Buradan, Rene’nin çocuğuna bakan kadının bir diyaloguna geçmekte yarar var. Bakıcı kadın referandumda “Evet” oyunu verecektir. Ona neden “Evet” diyeceği sorulduğunda şöyle bir karşılık alınır.

“Durumum iyi, oğlum üniversitede, kızımın işi var.” kaybetme korkusu tekrardan karşımıza çıkar. Günümüzde de hem toplumsal algılarımızı, eylemlerimizi, hem de gündelik yaşantımızı belirleyen bir korkudur bu. Pek çok iktidar savunucu gibi Pinochet de yükümlülükleri, yapmaya mecbur olduğu görevleri, halka karşı sorumlulukları üzerinden korku politikasını yürütür.  İnsanları en iyisi olduğuna ikna etmeye çalışır. Saygı ve güveni korku üzerinden inşa eder. Böylelikle referandumun lehine sonuçlanacağına inanır.

Rene önderliğindeki “Hayır” taraftarları ise pek çok tartışmaya rağmen, mutluluk üzerinden bir reklam kampanyası yürütür. Rene’ye göre halkın artık sıkıcılığa, korkuya, şiddete tahammülü yoktur. Neden kampanyalarının böyle şeylere tahammülü olsun? Böylece ara sıra alevlenen şu tartışmaya tanıklık ederiz. Rene burada değildi, acıyı yaşamadı. Halkın bir çoğunun ise kayıpları, yitirdikleri mevcut. İşkence görenler var ve şimdiye dek asla bu konular hakkında televizyonda konuşulmadı. İma bile edilmedi. Artık imkanları var. Herkes acısını konuşabilir.

Problemlere, tartışmalara rağmen Rene’nin bakış açısına güvenilir, genellikle onun dediği olur. Aslında burada harika bir siyasal reklamcılık örneğinden bahsedilebilir. Korku kültürünü tersine çeviren, mizahla ciddiyeti harmanlayan, amacına ulaşan güçlü bir kampanya. Rene örneğin daha önceden hazırladığı kola reklamına benzer videoları “Hayır” kampanyası için de hazırlar. Hatta kola reklamından bir görüntüyü bu kampanyada da kullanır. Eğlenceli propoganda şarkıları hazırlatır. Kampanya logosunda gökkuşağını seçer ve “Hayır” taraftarı tüm partileri simgeleyen ayrı renkleri logoda kullanır. Yaptıklarının özünde tek bir ortak vurgu vardır. “Hayır diyerek korkuyu yenmek, hayır diyerek mutlu günlere ulaşmak.”

Bu arada “Hayır” kampanyasının hızla ilerlemesi “Evet” taraftarlarını çeşitli illegal yollara başvurmaya yönlendirir. “Hayır” için çalışanlar takip edilirler, tehdit alırlar. Reklam videoları sansürlenir ama ne yapılırsa yapılsın referandumdan “Hayır” çıkması engellenemez. Korku, halk oylarıyla mağlup edilir.

Pablo Larrain’in kimi teknik tercihleriyle (filmi çektiği kameranın türü, filmin çerçeve oranı) belgeselvari bir görsellik kurarak geçtiği dönemin atmosferini yakalayan filmi No, Şili’yle alakalı söylemlerini dinlemek, reklamcılığa yönelik bakışını tartışmak ve en fazla da günümüze dair önemli çıkarımlar yapabilmek adına kesinlikle izlenmeli.

Ne yazsam

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s