Ara Nağme (Fuat Sevimay): Aynı zamanda sıkı bir çevirmen olan ve James Joyce çevirilerine imza atan Fuat Sevimay’ın Ara Nağme kitabı okuru pek çok farklı zaman dilimine götüren, iyi kurulmuş atmosferlere davet eden güçlü öykülerden oluşuyor. Kaç öykü kitabında hem İsa’nın son akşam yemeğine hem de darbe zamanlarına gidebiliriz? Sırf Emel’i Beklerken gibi unutulmaz bir öykü için bile okunmalı.
Kırmızı Pazartesi (Marquez): Marquez’le tanışıklığımız Kırmızı Pazartesi’yle oldu. Yazarın sade ve ironi dolu anlatımının yanında Kırmızı Pazartesi toplumsal analiz açısından da eksiksiz bir kitap. Herkesin işleneceğini bildiği bir cinayetin üzerine kurulan Kırmızı Pazartesi ortak aklı, ortak hareketi oldukça iyi aktarıyor. Asıl önemlisi cinayetin romanda neredeyse en önemsiz unsur haline gelmesi.
Cemile (Orhan Kemal): Orhan Kemal kitapları her yıl birkaç defa okunmalı… Cemile romanıyla bizi yine Çukurova’ya, bir fabrikaya, bir işçi mahallesine götüren yazar, yaşam mücadelesine, çıkar ilişkilerine, hayata tutunmaya çalışan insanlara, tertemiz bir aşka tanıklık etmemize imkân tanıyor. Ustanın kurduğu harika sahnelerle ve gerçekçi diyaloglarıyla vazgeçilmez bir kitap.
Aylak Köpek (Sadık Hidâyet): Aylak Köpek yedi öyküden oluşuyor. Bu yedi öykünün çatışmalarına, yazarın çıkış yolu olarak işaret ettiği inzivaya çekilme ve intihihar gibi kavramlar iç içe geçmiş durumda. Hidâyet’in yaşam öyküsü düşünüldüğünde değeri daha da artan kitabın tüm karamsarlığına rağmen umut barındırması önemli. Yazarın duyarlılığının yanına bile yaklaşabilsek belki de dünya iyi bir yere doğru gider.
Ekmeğimi Kazanırken (Gorki): Ekmeğimi Kazanırken hem Gorki’yi hem de dönemin Rus toplumunu tanımak için ideal eserlerden biri. Yazarın çeşitli işlere girip çıktığı, insanların ağır, sıkıcı yaşamlarından kurtulmak için saptığı yolları, erkeklerin kadınlara dair bakış açısını, farklı dinsel inanışları anlatan Ekmeğimi Kazanırken Gorki’nin kitaplarla ilişkisi hakkında fikir sahibi olmamızı da sağlıyor.
Charles Dexter Ward Olayı (H.P Lovecraft): Korku ustasından okuduğumuz ilk kitap olan Charles Dexter Ward Olayı klasik bir anlatıma sahip. Lovecraft’ın ince ince işlediği cümleler metnin tümüne yayılmış. Tematik anlamda Stephen King’in Hayvan Mezarlığı kitabında bu romandan etkilendiği düşünülebilir. İki kitap arasındaki temel farklar ise King’in klasik anlatımı ve edebi tadının Lovecraft’ın altında kalması ama en önemlisi King’in yarattığı dramatik çatışma unsurlarının, sürükleyici atmosferin Lovecraft’ın Charles Dexter Ward Olayı’ndan çok üstte olması. Henüz okuduğumuz ilk kitap olduğundan emin değiliz ancak H.G Wells’in fantastik romanda bıraktığı izi korku türünde H.P Lovecraft bırakmış olabilir.
Küçük Kara Balık (Samed Behrengi): Küçük Kara Balık her yıl yeniden okunabilecek kitaplardan. Cesarete, ötekileştirmeye, sorgulamaya, sessiz kalmaya, yakınımızdaki şiddete dair güçlü bir bakış. Bir çocuk kitabı olarak da, herkes için başucu kitabı haline gelebilecek potansiyeliyle de unutulmaz.
Suç ve Ceza (Dostoyevski): Suç ve Ceza’yı geç mi okuduk, erken mi kim bilir? Tek bildiğimiz Dostoyevski harikasını her okuduğumuzda yeni anlamlar keşfedebileceğimiz. Raskolnikov’un gelgitlerine, romandaki vicdan temsillerine, masun Sonya’ya, candaş Razumuhin’, çıkarcı Lujin’e ve pek çok karaktere eşlik etmek, onlarla sarsılmak… Arka planında Rus toplumuna dair çok şey söyleyen, bu söylemleri toplumdaki çeşitli karakterlerle de destekleyen Dostoyevski’nin sanırım en önemli mahareti psikolojik anlatımı. Defalarca okunmalı.
Ateş Etme Silahsızım (Hakkı İnanç): Hakkı İnanç’ın ikinci öykü kitabı Ateş Etme Silahsızım. Yazarın ilk kitabı Bozuk’u özellikle dil ve kurgu açısından geçen bir kitap. İnanç’ın henüz ilk kitabında ne yapmak istediğine dair epey fikri olduğunu düşünmüştük. Ateş Etme Silahsızım da yazarın edebiyat hayatın önemli katkılar sağlıyor. İnanç’ın bir söyleşisinde rastladığımız, birbirine benzer öykülerden oluşan kitapları okumayı sevmediğine yönelik söylemleri onun yazı hayatını da tanımlıyor gibi. Ateş Etme Silahsızım gerçekten de farklı türde edebiyat damarlarından besleniyor. Sehpa öyküsünü ise yazarlık açısından epey kıskandığımızı belirtelim. İnanç’ı takibe devam.
Marsta Zaman Kayması (Philip K. Dick): Dick imzalı Mars’ta Zaman Kayması şizofreni temasıyla da ilintili bir roman. Dick’in diğer kitaplarında arka planı oluşturan ekonomik koşullar Mars’ta Zaman Kayması’nda anlatının önemli unsurları haline geliyor. Tamirciler, kara borsacılar, emlak spekülatörleri… Kitabın ana karakteri Manfred’in zihnine dahil olmaya çalışmak zaman zaman ürkütücü bir hale geliyor. Kitap bittiğinde hâlâ oralarda, o zihinde bir yerlerde miyim diye merak etmek mümkün.
Bizi Çağanoz Diye Biri Öldürdü (Bora Abdo): Bora Abdo’nun ikinci kitabı ilk kitabından farklı bir biçimde kurulmuş güçlü öykülerden oluşuyor. Yazarın her kitabını birbiriyle kıyaslamaktansa kendi içinde değerlendirmek en doğrusu olabilir. Karanlık masalları andıran, etkileyici atmosferlere sahip kitap, nefrete maruz kalan, dışarıda bırakılan karakterlere odaklanıyor. Alttan alta iktidarla, güçle ilgili dertleri de hissetmek mümkün. Abdo yarına kalacak birkaç öykücüden biri olabilir.
Madame Bovary (G. Flaubert): Madame Bovary sadece bir kadının tutkularına, uçurumlarına, erişilmezliğine ve ümitsiz sonuna sizi de ortak eden bir roman mı? Yoksa fazlası mı var? Ne olursa olsun arzularının peşinden giden Madame Bovary’in yaşam öyküsünü okumak yeni düşüncelere açılmanızı sağlayabilir.
Göçmüş Kediler Bahçesi (Bilge Karasu) Karasu’nun ustalıklı diliyle kurulan, yazarın felsefesiyle yoğunlaşan metinlerden, masallardan oluşan Göçmüş Kediler Bahçesi hem bizim gibi sıradan okurlar için hem de altmetin okumakta ustalaşan okurlar için gerçek bir hazine. Oyun kavramıyla da içli dışlı olan, kurgusuyla da sizi sarabilecek Göçmüş Kediler Bahçesi Usta Beni Öldürsen e! için bile kitaplığın en kolay ulaşabileceğimiz bölümüne konulmalı.
Vapurlara Küsmek (Türker Ayyıldız): Ayyıldız’ın edebiyatçılığını biraz tersten takip ediyoruz. İkinci kitabı Şikeste ile başladık onu okumaya. Çok beğendik derken Vapurlara Küsmek’e geçtik. İki kitabı da hayranlıkla okuduk. Listeye Vapurlara Küsmek’i dahil etme nedenimiz bir ilk kitabın ne derecede bilinçli adımlarla yaratılabileceğini, ilk kitap kusurları denilen ne varsa hepsini silip atabileceğini göstermek. Ayyıldız’ı kafamızda bir hikâyeci olarak tanımladık. Metinleri klasik anlatıma yakın. Hikâyenin değeri öne çıkıyor. Kalemi kısa öykülere de yatkın ama asla hikâye es geçilmiyor. Vapurlara Küsmek zamanın akmadığı, acıların havada dokunulabilir hale geldiği coğrafyalardan çıkıp geliyor. Kesinlikle okunmalı.
Yaşlı Adam ve Deniz (Hemingway) Hemingway hikâye anlatımı açısından başucu yazarlarımızdandır. Önemli eseri Yaşlı Adam ve Deniz’i bunca zaman neden erteledik emin değiliz. Sade ve etkileyici bir anlatımla ele alınan mücadele, inişler, çıkışlar harika bir final. Kitap kapağını kapattığınızda içinize epey duygu birikmiş olması muhtemel. Carver’ın “numara yapmayın” söylemi Hemingway’in metinlerinden çıkmış olabilir. Ucuz numaralara başvurulmayacak kadar değerlidir hikâyeler. Uyuşuk okuru silkeleyebilecek bir çalışma.
Moby Dick (Herman Melville): Moby Dick dini metinleri referans alan, önsözünde değinildiği üzere Sheakespeare unsurlarına sadık, güçlü bir roman. Kaptan Ahab’ın ruhsal çalkantıları, kendisiyle, gemisiyle, tayfasıyla ve intikam ateşiyle peşine düştüğü Moby Dick’le mücadelesi etkileyici sahneler barındırırken balinalar hakkında epey fikir sahibi olmamızı sağlıyor. Sonu neredeyse ilk andan itibaren hissedilen bir romanı elimizden bırakamamak da yazarın ustalığı olsa gerek.
Hikâyeler (Ahmet Hamdi Tanpınar): Tanpınar edebiyatına başlangıcımız yazarın Hikâyeler’i ile oldu. Sakin bir anlatımla aktarılan hikâyeler özellikle yaratıcı temalarıyla dikkat çekiyor. Rüyalarla, öteki benliklerle, sanrılarla, eski-yeni, doğu-batı çatışmalarıyla ilgilenen hikâyeler anlatıcı olmanın, hikâyeciliğin tüm lezzetini okura da aktarıyor. Evin Sahibi, Geçmiş Zaman Elbiseleri, Abdullah Efendi’nin Rüyaları gibi pek çok unutulmaz hikâye barındıran kitap, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın edebiyat hayatının daha ham ürünlerini görmemiz, karşılaştırmalar yapabilmemiz açısından da önemli.
Tepki (Stephen King): Tepki, King’in romanları arasında aksiyonu en fazla barındıran çalışması olabilir. Soluksuz okunan, ürkütücü bir deneyim. Dramatik çatışma unsurlarının okurun yakasını bırakmadığı, insan doğasının mı yoksa fantastik unsurların mı daha korkutucu olduğuna karar veremediğimiz bir roman. Belki de King’in en iyi yaptığı iş şudur: Korkulacak sadece insan var’a çıkmamız…