Artistik Bellek 3. Sayı

Artistik Bellek, Mart-Nisan sayısında kapağına 74. doğum yıldönümü anısına Tomris Uyar’ı taşıyor. Fanzinin 3. sayısında İrem Alten, Orhan Pamuk’un son romanı Kafamda Bir Tuhaflık üzerine yazdı. Metin Çalışkan, Sorun Yaratan Adam filmi üzerine yazarken Emek Erez de Zeki Demirkubuz’un Yeraltı’sını ele aldı. Merve Kırman, Alegorik Metinlerde Sistem Eleştirisi başlıklı yazısında üç ünlü yapıttan hareket ederek…

il Postino (Postacı)

1950’lerde İtalya’daki küçük bir adadayız. Dünyaca ünlü Şilili komünist şair Pablo Neruda, siyasi sebeplerle ülkesi dışında yaşamak zorunda kaldığı sürenin küçük bir kısmını burada geçirir. Mektuplarını taşımakla görevli postacı naif Mario, Neruda’yla kısa zamanda mesafeli bir dostluk kurar. Usta ozanın verdiği tüyolarla hem içindeki şairi ortaya çıkarır hem de esmer güzeli Beatrice’nin kalbini kazanır. Neruda…

Cemal Erdem: İşte Bunlar Hep Ayıp

ne o öyle güpegündüz sokak ortasında şiir mi kurulurmuş bilmiyorsun sevişmenin yasaklandığı ara sokakların cennetten kovulan çıkmaz sokakların şiirden utanıp utanmayacağını evler utanmayacaktır onların içe dönük duvarları bu yüzden tereyağsız mutfaklar ablukadayken Turgut Uyar’dan konuşulabilir kilise çatılarının iliştiği göğe bakıp Eleni’nin ellerinden söz edilebilir ama tutup güpegündüz sokak ortasında aynı şiirde öpüşmek de neymiş gökyüzü…

Cemal Erdem: Gizli Kalması İmkânsız Bir Suçun Üç Unsuruna Dair

hep bu içli okunan nakaratı mülteci şarkılar kör etti beni kitapların kan sızan satırları hayatı zehretti gözlerime yapışıp kalan siyah beyaz yağmurlu sahneler dilime pelesenk replikler uykumu tüketti oysa o zamanlar korkulacak bir şey yoktu paldır küldür duruyorduk durduğumuz yerde yaşamamanın lafı mı olurdu – Olay bağırmayacaktık avaz avaz göğü delmeyecek güneşi çağırmayacaktık alnımıza kömür…

Metin Çalışkan: Henüz

parmak ucuma saplanıp gezinen romatizmal ağrı, bugünün yalnızlığı çok öykülü, bin gözlü balık ağlarına takılan kent cambazları biz bir toplamı eksiltmek uğruna daha başlamamışken birbirimize az avizeli evlerden az koridorlu evlere gerilen ince ip üzerinde (ortasında sokak lambası) daha başlamamışken gökyüzü boyasına öykünüp imlasız ve dengesiz sevişmeye o cambazlar ki suya attılar kendilerini kentimin eğip…

Metin Çalışkan: Gezginin Kıpırtısız Defterinden

şiir yorumcularına düşlerde ve kelimelerde sınır, zaman aramayın onlar uçsuz bucaksız ve süreğendir mandalina kabuğu turuncunun ölümü büyük yalnızlık güneşsiz evlerin kapıları önündeki imla hatasıyım artık kentsel dönüşüm vurdu sıvası dökülen şiirlerimi göç sorularım çoğaldıkça neden bozar şu günağzı kokusundaki gökyüzü nereye uçar terk edip atlaslarını muamma kuşları balkonlar dünyanın topuklarında paslı demirlere bakan cam…

Metin Çalışkan: Gök Ayna Labirenti

ve günün birinde evet sana çıkmayan bir yol keşfedeceğim… sana atfedilen tüm sokaklarım üç başlı köpek bekçiliğinde bir bir atla eğik caddelerimizi eciş bücüş evlerimizi o caddelerde çeşit çeşit ölüler yetişmiştir o evlerde şiirler ekmek saran kağıtlara çizilmiştir bir bir atla açmadan içimin kelamsal lahdini üçüncü dünya intihar sevincimi o lahid ki Tanrı üzülmesin diye…

Cemal Erdem: Düş Bozumu Şenlikleri

bulanık, serin sularda aranıyor ellerimiz çizgisiz taşlara resmedilmiş düşlerden ait olduğumuzu bakışlarımızı kaçırmaktan kan çanağı gözlerimiz omuzlarımızda taşıyoruz uzak yorgunluğumuzu yağmurlanıyor, umduğunla karşına çıkanın benzemediği mevsimimiz taşların arasına sıkışıyor parmaklarımız kan oturuyor düşlerimize ve dokunuşlarımıza dün balıkları zaman değiştiriyor suyun altında tepemizdeki siyah beyaz güneş karşımızdaki hüzün bozkırları uğurluyor yalnızlığımızı kıyıya vuruyoruz seçtiğimiz taşların renklerini, yüzlerini dökerek bozkırın ortasındayız düşlerimiz şenlik…

Yakup Yüzbaş: Gündoğumu

Yalnızlık ?  yalnızlık nedir ki ? Yalnızlık güneşin doğuşunda oturmaktır. Bağdaş kurup şiir açmaktır kendine… Özdemir Asaf atmaktır iki  tek… Ya da ne bileyim… Hayat güzel aslında, bak mesela güneşin doğuşunu izlemekte hayata dahil. Benimsemek açan gün ile yalnızlığı,taa kalbinin içinde hissetmek…Gürültüden uzaksın. Hayat, hayat değil 04.26’da… Çünkü artık yeni bir hayat… Zaman geçmek bilmiyor,…

Metin Çalışkan: Yağmurlanınca Kent

bu kentin tek gözlü kedileri cinnet geçirmiştir şiir kovalamaktan yağmur kokan satırları uzaktan uzağa izlerler şimdi tente altlarından – an siyah beyaz zaptedilmez yorgun, çıplak öpülesi, pürtelaş yağmur mazgallara sürüklenir çaresiz kaldırım kenarlarından yelkenleri şiirlerle efsunlu kağıttan gemiler cebelleştikçe boğulur dudaklarından yosunları sökemeyen geniş ağrılı denizler pis vapur camlarında seyredilir yağmuru bile, filmi apartmanlar arası…